İş hayatında verimli ve istekli çalışabilmek için çalışma ortamının huzuru çok önemlidir. Çalışma ortamında huzursuzluk, anlaşmazlık, çatışmalar ve iğnelemeler gibi rahatsız edici unsurlar varsa çalışmak gitgide güç hale gelir. Ortamdaki negatiflik çalışmanın verimini etkiler, işten ayrılmalara sebep olur.
Yalnızca iş hayatımızda değil zaman zaman özel hayatımızda da anlaşmazlıklarla başbaşa kalırız. Burada önemli olan pişmanlık duymayacağımız adımlar atmak ve anlaşmazlığı kontrol altına almaktır.
İş Hayatında Anlaşmazlıklar
İş hayatında anlaşmazlık yaşamak için birçok sebep sıralanabilir. Bunlar kıskançlık, dağınıklık, işe geç kalma, sataşma, hakaret, dedikodu ve alay etme gibi sebepler olabilir. İş yerlerinde zaman zaman rekabet de çatışma doğurabilir. Tarafların çok fazla hırslanması ve gözlerini karartması doğru iletişim kurmayı engelleyebilir. Böyle bir durum olduğunda taraflar birbirinin başına gelebilecekleri ve ilerisini düşünmeden hareket ederek bilerek veya bilmeyerek birbirlerini kırabilirler.
İş yerinde yanlış anlaşılabilecek hareketlerde bulunmak, kişilere kaldırabileceğinden fazla şaka yapmak gibi sebepler ciddi çatışma sebepleridir. Herkesin algı düzeyi ve tahammülü farklı olduğundan her insan her hareketi aynı şekilde yorumlamaz. Kişilerin kültürel düzeyleri, tecrübeleri ve konumları gereği algılama biçimleri birbirinden farklıdır. Kişilik özellikleri de insanın kendine has özellikleri olduğundan, tarafların verecekleri tepkiler de birbirinden farklıdır. Önemli olan, yanlış anlamaya sebep verecek düzeyde konuşmalardan ve hareketlerden kaçınmaktır.
Anlaşmazlık durumlarında iş yerinde çalışma ortamı negatifleşir. Çalışanların suratları asılmaya, dedikodular ve fısıldamalar çıkmaya başlar. Çözülmeden halının altına süpürülen her sorun çözümsüz kalır. Bu sorunların günün birinde hatta çok kısa bir zaman sonra tekrar meydana çıkması kaçınılmazdır.
Anlaşmazlıkları Çözmeliyiz!
Daha verimli ve çalışmaya hazır bir çalışma ortamı için ortadaki belirsizlikler, anlaşmazlıklar ortadan kaldırılmalı veya en azından kontrol altında tutulmalıdır. Peki iş yerinde bu nasıl sağlanır, anlaşmazlıklar nasıl çözülür?
Suçu Tamamen Başkalarına Yıkmayın.
Eğer bir sorunla karşılaştıysanız ve bunun sonucu sizin mevcut durumunuzu etkilemeye başladıysa karşı tarafı suçlamadan önce bunda kendinizin payını düşünün. Örneğin yöneticiniz size terfi alacağınızı söylemiş ama insan kaynaklarına sizin yerinize başka birisini önermiş olsun. Bu durumda yöneticinize kızmadan ve doğrudan onu suçlamadan önce işin kaynağını düşünmelisiniz. Yöneticiniz size bu şekilde bir bilgilendirme yaptıktan sonra neden aksi yönde hareket etmiş olabilir? Bu sorunun cevabını düşünmelisiniz çünkü her şeyin altında mutlaka bir neden vardır. Belki de bu neden sizin bir davranışınız ile ilgilidir.
Konuşmanın Sonuçlarından Korkmayın.
Kritik ve önemli bir konuşma yapacaksanız endişe duymanız ve heyecanlı olmanız normal kabul edilebilen bir durumdur. Bununla beraber fazla endişeli olmanız ve bu yüzden içinize kapanmanız, yalnızlık hissetmeniz ve kendinizi ifade etmekten çekiniyor olmanız istenmeyen davranışlardır. Eğer konuşmanın riskinden ve sonucundan korkarsanız bunu farkında olmadan takıntı haline getirirsiniz. Takıntı haline getirdiğiniz durum yüzünden zihniniz devamlı bu konu ile meşgul olur ve devamlı yeni senaryolar üretirsiniz. Belki de kendi kendinizi doldurur, konuşma esnasında pişman olacağınız sözler söylersiniz. Bu gibi durumlar yaşamamak için anlaşmazlıkları çözmenin yolunun konuşmak olduğunu unutmadan hareket etmelisiniz. Ne risklerden korkup fikirlerinizi tamamen gizlemeli ne de öfkenize yenik düşüp pişman olacağınız düzeyde cümleler kullanmalısınız.
Hemen Savunmaya Geçmeyin.
Bir sorunla karşılaştığınızda beynimiz otomatik olarak savunmaya geçebilir. Ancak düzeyi ayarlanmadan yapılan bir savunma bir noktada saldırıya dönüşebilir. Öncelikle karşı tarafın sorununun ne olduğunu anlamalı ve bunu karşı tarafa da ifade etmelisiniz. Kendi hareketinizin gerekçelerini anlatırken de mantıklı argümanlar kullanmalısınız. Davranışınızı, gerekçeler sunarak açıklamalısınız.
Sabırlı Olun.
Sabır düzeyi kişiden kişiye değişmekle birlikte özellikle anlaşmazlık durumlarında genellikle taraflar sabırlı davranmazlar. Bir sorun varsa bunu konuşmak için doğru yeri ve zamanı beklemelisiniz. Rastgele bir ortamda rastgele bir zamanda sorun çözmeye çalışmanın etkisi olmayacaktır. Aynı şekilde tartışma sonrası için de hem kendinize hem karşı tarafa zaman tanımalısınız. Olayın büyüklüğüne göre bazı olaylar konuşulduktan hemen sonra çözümlenmeyebilir. Bazen zamana bırakmak hem pişman olmamak hem de sorun çözmek için iyi bir yol olabilir.
Anlayışlı Olun.
Her insanın hata yapma hakkı olduğunu aklınızdan çıkarmadan, sorunları çözüme kavuşturmak istiyosanız konuşmalarınızda anlayışlı olmalısınız. Yapılan her hata büyük cezalarla karşılanmak zorunda değildir. Bu yüzden öfkenize yenilmeden biraz da alttan almayı deneyebilirsiniz.
Karşı Tarafı Mutlaka Dinleyin.
Nasıl ki kendinizi en iyi yine kendiniz ifade edebiliyorsanız bu, karşı taraf için de geçerlidir. Yorumladığınız her hareketi gerçekten doğru algılamayabilirsiniz. Zaten bu pek mümkün de değildir. Bir davranışın nedenini öğrenmenin en iyi yolu, davranışı meydana getireni dinlemektir. Bir eylemin gerekçesini onu gerçekleştirenden daha iyi kimse bilemez. Dolayısıyla gözünüzden kaçırdığınız noktalar olabileceği için yanlış yorumladığınız bir olayın içinde olabilirsiniz. Bunu teyit etmenin ve tartışmaya açmanın en iyi yolu konuşmak ve dinlemektir.
Hatalarınızı Sahiplenin.
Hatalarınızın farkında olmak kadar bunu karşı tarafa ifade etmek de önemlidir. Yeri geldiğinde özür dilemeyi bilmek, hatanızı sahiplenmek sorunları çözmenin en kestirme yoludur. Hatalarını kabullenen insan, diğerlerinin gözünde de kendine güvenli ve dik bir duruş sergilemiş olacaktır. Yanlış yapıp itiraf edememektense açık yüreklilikle yanlışı sahiplenmek, çatışmanın olumlu sonuçlanmasında büyük rol oynayacaktır.